3 Ocak 2010 Pazar

hayal mahsülü

Ayakkabılarını da giydi, kapıyı açtı, kapıya daha uzak olan asansörün düğmesine bastı, sonra da asansörün gelmesini beklemeden merdivenlerden inmeye başladı..
Arabaya binişini, marketin önünde durup arabadan inişini izledim pencereden. Son kez arkasından baktım..

Gitmeden önce gazetenin bütün sayfalarını okudu, 2 saat once hazırladığım buz gibi kahveyi yavaş yudumlarla içti..  Bir kaç defa sordum başka birşey içer mi diye, istemedi..
Bütün hikaye bu aslında.
Onun için yaptığım son şey kahveyse; "bir kahveden daha ağır olanı" iki kahvedir. Zaten yaptıklarımın karşılığını ödeyemeyeceğini bile bile kapıdan çıkarken, son iki saat içinde birden fazla kahve içmiş olmayı istemez.
Bir erkek, bir kahvenin karşılığında neler yapmak zorunda olacağını düşünüyorsa, geçmişin ona çıkardığı hesapta hep zararlı taraf olmuş demektir.

Her bir bardak kahve kadının bir soru daha sorma hakkı demektir. Sigara öyle değil, istediğin kadar iç, kadın  kendi sarmadığı sigara için soru sormaya cesaret edemez.
Kahvaltıya hiç dayanamayacağını bilirim, bu yüzden sevdiği her şeyden oluşan o sofrayı hazırladım sandı. Bense uzun sürsün gidişi istemiştim. En sevdiği tortilla ekmekli pizzalarımızı kahvaltıya başladıktan sonra fırına atmam da ondandı.
Aslında bütün gece uyumamış olmama rağmen sanki hala uyanamamış gibi yataktan çıkmayışım da ondandı. Duştan bir türlü çıkmak bilmeyişim de, sanki acilmiş gibi limonlu kek tarifini evin içinde arayışımda.
Gidişi uzun sürsün istemiştim. O da bunu bildiği için aslında çoktan gitmiş olmayı dileyerek gazetenin bütün sayfalarını okudu. Beni ağlarken bırakıyor olmanın vicdan azabını gidermek için yapabileceği son şey, yanımda sessiz iki saat daha geçirmek oldu.
Ben ağladım. Çünkü ben bu ayrılığın gerçek bir ayrılık olduğunu ondan daha iyi biliyordum. Çünkü ben bir kadın olarak kalbimin yarısını alıp merdivenlerden giden erkeğin değil, yarım kalan kalbimin peşinden koşacağımı hissedebiliyorum.
Erkekler kalplerini alıp giden kadının, kadınlar yarım kalan kalplerinin peşinden koşarlar. Bunu sevdim..


hikayesi:

‘...sonunda geceyi başka bir kadınla geçireceksin, sabah uyandığında o kadının yanında yattığını görünce kendi evinden kendini kovacaksın. Arabana binip kilometrelerce yol yapacaksın, rahatladıktan sonra en sevdiğin arkdaşlarını arayıp, günlerce sadece erkeklerle takılacaksın. Eksik kalmış işlerine, başlayıp bitiremediğin maketlerine yoğunlaşacaksın. Bu işlerin bitmeye başladıkça içinde büyük bir huzur uyanacak, sen bu huzuru mutluluk sanacaksın. Yarım kalmış işlerinin faturasını bana yazıp, ne kadar doğru bir karar verdiğini anlayacaksın. Işler yoluna girecek, seni sayıp sevecekler, daha fazla alışverişe çıkıp kendine yeni kıyfetler almaya başlayacaksın. Viski içebileceğin kuaförlerde saçını kestireceksin, daha önceleri yanıma bir anda önce gelebilmek için gittiğin mahalle berberine bir daha asla gitmeyeceksin.
Bu yeni halini seven yeni kadınlar olmaya başlayacak etrafında. Gücünden, yakışıklılığından etkilenmelerinden etkileneceksin. Gecelik ilişkilerin olacak. Her seferinde sabah yalnız uyanmayı hayal ederek sevişeceksin onlarla. Aralarından bir kaçı şanslı çıkacak, sabah kahvaltılarına götürüp güldüreceksin onları.
Yaz tatilinde ilk kez çalışmak zorunda olmayacaksın, en uzun tatiline çıkacaksın, en çok o sene bronzlaşacak cildin. Aylar içinde defalarca alkolü bırakmaya çalışsacaksın, spor merkezlerine yazılacak beş defadan fazla gitmeyeceksin.
Bir gün aynanın karşında kendine bakarken elini cebine attığında, eline bir şey gelecek.. Yarısını alıp gittiğin kalbim. Canın yanacak. Yanan canını serinletmek için önüne gelen ilk kadına aşık olacaksın. Çok iyi ve düzgün bir kadın diyeceksin soranlara. Ona o kadar iyi davranacaksın ki, kendini aklayacaksın.
Aradan ne kadar zaman geçer bilmem, bir gün hiç mutlu olmadığını göreceksin, kimsenin yanında kendin gibi davranamadığından şikayet etmeye başlayacaksın. Mahalle berberine gidip çay üstüne çay içeceksin. Gezdigimiz sokaklara girip çıkacaksın. O sırada şarkımız çalacak, sesimi duymak isteyeceksin, ilk once elini cebine atacaksın, ama alıp gittiğin kalbi orada bulamayacaksın.
Sen bencilce hayatımdan çıkıp gittiğinden beri seni izlemiş olacağım, gölgen gibi adım adım, bir dönsen tam arkanda görecekmiş gibi yakın olacağım sana. Sonra bir gün sen pantalonunu çıkarıp yatağına girerken, ben cebinden kalbimin yarısını alıp gitmiş olacağım.
Ben yarım kalbimin peşinden koşmuş olacağım.
Aradan yıllar geçmiş ve sen hala beni arıyor olacaksın. Hiç bir ses benim sesim kadar sıcak gelmeyecek kulağına. Hiç bir ten..
Standart mutluluklarla yaşamaya mahkum kalacaksın...’

Bu filmin sonunu değiştirmeye uğraştım. Onun için sana başka kahve istermisin diye sordum. Onun için en sevidiğin pijamamla oturdum karşında. Onun için son bir haftadır, sadece sen istediğin zaman görüşmelerimizin hiç lafını etmedim. Onun için okşadım sakallarını ne zaman başını eğsen.
Ayakkabılarını bağlarken iyi ki bağcıklı ayakkabılarını giymişsin diye çocukça sevindim.


...
Sonra kapı çaldı,
Elinde marketten aldığı karamelli dondurmayla karşımda duruyordu…


-Hayal mahsülüdür, gerçeği yansıtmaz, belki ileride kitap olur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder