1 Şubat 2012 Çarşamba

yine havadan sudan

Nezamandır yazmıyorum, yazamıyorum derken..
Bilinçdüzeyim bilinçaltımı bastırdı, yaratıcılığımı kaybettimderken..

Kelimeler,harfler, kısa nefes virgüller, uzun nefes noktalar isyan ediyorzihnimde..

Karalamaca
Aklımdakalan minik anektodlar var, magazinsel sinirsel. Hayat, içindekalmaya devam ettikçe daha çok güldürüyor beni. Kendi kendimegülünce de kendi kendime deli muamelesi yapıyorum, yazmaya kararvermem bu sebepten..

Pakize Suda sen çok yaşa
Denk geldim, Türkiye Konuşuyor programında Pakize Suda, 2012’de Eurovision şarkı yarışmasına kimin katılacağını sordu halka. Ben yazmakla yazamamakla cebelleşirken baktım halkın mizahı kabarmış. Soruya yanıt verenleri kendi içlerinde 3’e ayırdım. Birinci grup sorunun yanıtıyla ve hatta eurovision’la ilgili hiçbir fikri olmayanlar. Saygıyla karşılıyor, arka kapıdan kovalıyorum kendilerini. İkinci grup, yemek yaparken arka planda tv açık olanlar. Bir eurovision hadisesinden haberdar olmakla ve hatta genç bir çocuğun katılacağını bilebilmekle birlikte isim konusunda yetersiz kalıyorlar. “Cem Bonemo”, “Can Bon”, “Obama diyesim geldi” şeklindeki yanıtlar Türk insanının dikkat eksikliği ve hafıza sorununa parmak basıyor. Üçüncü grup yemek yaptıktan sonra da tv izlemeye devam etmiş ya da gazete okuyan, sosyal medyayı kullanan bir grup olabilir ki yanıt konusunda çok net: Can Bonomo. İzlediğim onlarca insanın cevap verirken ortak bir yaklaşımda olduğu da izlemden kaçmadı. Bir çok kişi, adını bilmemekle birlikte Can Bonomo’nun “yabancı” biri olduğu biliyor! Onca özellik, merak edilmesi gerken şey varken.. Son ekleme olarak ufak bir grup da vardı ki, bizi temsil edecek şarkıcı çoktan belirlenmiş olmasına rağmen inatla gönüllerinde yatan şarkıcının adını söylüyorlar.
Genç bir bayan: “Hadise bu işi iyi yapıyordu” dedi mesela. "Valla abla yeni emekliye ayrıldı yoksa bacımızdır" demek istedim. Abinin biri de en sevdiği sanatçıyı destekledi bu konuda: Refat Al Roman!


Kafana da takma meczup yoluna bakarlar

Hiç oralı olma meczup seni de yakarlar..



Opakçorap hadisesi
Memleketiminbütün kızları opak çorap giymeye başladı Hakan Akkayasağolsun. İsmi “Bugün ne giysem” olan yarışma içeriktenkaçıp “Her gün bunu giysem” tadında bir şova dönüştü.“Aynı tarz siyah elbiselerin altına, aynı opak çorap ve aynıtarz topuklu ayakkabılar giyen yarışmacı” diye bir cins türedi,kaçılın. Opak çorap iyidir, güzeldir, severiz ama bu yarışmayaher kim katılmıyorsa çok şıktır kanımca! Şu podyumlardaki gibi orjinal bir şeyler de  hiç olmadı ayrıca.


Toprağınbol olsun Keriman Halis

1932yılında Türkiye'yi temsil ederek Dünya güzeli seçilen KerimanHalis 2012 yılında yaşama gözlerini yumdu, bir Dünya güzeliolaraktan. Durumla ilgili çok haber yapıldı, çok yazı yazıldı.Birçoklarımız da yeni tanıdık Keriman Halis'i, bazı tanışmalarölümden sonraya denk geliyor.

Benimiçin bu tanışmanın şöyle manedar bir yanı oldu şayet Kerimananneannemin adıdır. Meğerse Keriman Halis'in Dünya güzeliolmasından sebebiyetle rahmetli büyük büyük annem kızına buismi vermiş.. Anneannem de gerçekten masal kahramanı gibi güzel,gerçek bir Cumhuriyet kadını ve çok iyi bir avukat olmuş vekehanet yerini bulmuş..
(fotoğraf anneannemle dedeme aittir)

MetisAjanda – Olmayan kelimeler

Bu'yeni yıl'ın motivasyonu da Metis Ajanda'dan geldi. Eğer hala birajanda almadıysanız 'Olmayan kelimeler' harika bir terciholacaktır. Içinde; çok az kullanılan ve belki kullanılmayan,kullanılsa nasıl olur diye düşündüren kelimelerle ilgilibilgiler, kimi kimi eğlenceli kimi kimi ciddi yazılar var.

Dakşam,dün akşam; yakşam, yarın akşam; döğlen, dün öğlen; dabah,dün sabah.... şeklindeki uydurmasyonlar, uyuyan yaratıcı beyinhücrelerimin başında borozan çalıyor.

Ama(amma) ve lakin; ajandayla aramdaki duygusal bağ bazı günlereatfettiği 'önemli günler ve haftalar' biçimindeki tanımlarla oluştu. Bu son karışık cümlemden anlaşılmadığı üzereaçıklamam gerekir ki; mesela 11 Ocak Çarşamba günü 'Subirikintisine basma günü' idi. Şimdi işin asıl büyülü tarafışu ki; tam da o gün arkdaşımın evini su bastı ve evegirmemle birlikte söz konusu su birikintisine bastım! 22 Ocak Pazargünü 'Hayatı havalandırma günü'. 30 Mart Cuma 'Masalkahramanlarını anma günü'..

Yanianlayacağınız Metis Ajanda, en değerli günlerimizi resmikanallarla kutlamamızın (resmi olmayan kutlamalar çığ gibibüyüyecektir) engellendiği bu zamanda inadına günler çıkararakçok iyi yapmıştır kanımca! Karışsın kafaları kafaları, bizebir şey olmaz..
ŞuDünya'da her gün ayrı anlamlı..

Asıl bunlargüzel hareketler

Özellikleİstanbul'da yayılmaya başlamış bir sosyo-uygulama.Arkadaşlarınızla yemeğe gidiyorsunuz, yemek boyunca kim telefonueline alir, facebook, twitter gibi bir sosyal paylaşımda bulunmayayeltenirse hesabı o ödüyor. E çok hoş bence. Adam gibi muhabbetediyorsun 2 saat boyunca arkadaşlarınla düşünsene.
Buuygulamayı kullanmak isteyenler 0.99$ ödeyerek app store'danindirebilir, değil tabi ki.. Vintage bir uygulama, eski zamanlardangeliyor.. 'a'sosyal medya kimilerinin ilkel benliğini ötelemedenönceki zamanlar..




ŞİMDİLİK BUNLAR GELDİ AKLIMA, BENCE SONRA TEKRAR KONUŞALIM..

4 yorum:

  1. hayata dair yakalanmış güzel yorumlar

    YanıtlaSil
  2. Güzel uygulamaymış :) ben şimdi bir kaç arkadaşı kandırıp restauranta gidiyorum ve hesabı kesin onlara ödetiyorum :)

    YanıtlaSil
  3. İstana kulak ver yaz hatta daha çok yaz sık yaz :))

    YanıtlaSil