REFERANSSIZ BİR YAŞAM DÜŞÜNEMİYORUM
Acaba sizi sevemez miyim? Tek suçumuz sokakta karşılaşmak mı?
"Sana güvenmem için iki adet nüfus cüzdanı fotokopisi, ikametgah belgesi, en az beşi ortak olmak üzere toplam sekiz arkadaştan alınmış referans belgesi, banka hesap cüzdanı sureti ve en son yaşadığın ilişkinin bitiş sebebi ile ilgili iki tanıktan alınmış ifadeye ihtiyacım var."
Buyurun buradan yakın. Komik mi geldi? Tamamen gerçek. Abartılı? Asla. O kadar yaşamın içinden, o kadar olağan. İlişkilerimizde referans olmadan ne kadar rahat olabiliyoruz?
Bir ürün almak mevzu olduğu zaman ilk alışverişten sonra kendi referansımız yeterli oluyor. Bir ayakkabı mağazasından aldığımız ayakkabıdan memnun kalınca, artık kendi referansımızla aynı ayakkabıcıdan gidip alışveriş yapabiliyoruz. Beğendiğimiz bir peyniri her seferinde sormaya gerek kalmadan tekrar tekrar gidip alabiliyoruz. Deneyimlerimiz bize alışkanlık olarak geri dönebiliyor.
Konu İNSAN olunca her seferinde başka referanslara ihtiyaç duyuyoruz. İnsan kendi kendinin referansı olamıyor. Karşılaşabileceğimiz sorunları en aza indirebilmek, tehlikelerden korumak için kendimizi öyle bir çembere alıyoruz ki, çemberin dışında kalan koca bir hayattan habersiz kalıyoruz. Her insan birbirinden farklıysa, tehlikeli de olabilir korumacılığı bizi hapsediyor.
Hakkında hiç bir bilgi toplayamadığımız onlarca insan kayıp gidiyor belki de hayatımızdan. İnsan tanımak, tanımaya çalışmak dünyanın en büyük külfetiymiş gibi düşünmek ne zaman öğretildi bize? Geçmiş yaşantıların üstümüzde bıraktığı izleri düşünmek, arkamızda kalan yollardaki taşların her an önümüze gelip ayağımıza takılacağını düşünerek yürümek, dünyanın en rahat yolunda bile sendeleyerek ilerlememize neden olmuyor mu? Her an düşecekmiş gibi durmaktan, en ufak dokunuşta yıkılmıyor muyuz?