15 Ocak 2010 Cuma

2009 bilançom-1


DoğumGünümKendimeGeldiğimGündür
Benim için çok özeldir doğum.. doğumun her türlüsünü önemserim. yeni doğum, yeniden doğum, doğum günü, doğum anı, doğum yıldönümü, doğum sancısı..

doğum günlerini severim; şımarık, duygusal, egosantrik, biraz narsist.. günlük rutinlerimize sokamadığımız, insana HAZ veren duyguları bitmek bilmeyen bir gün boyunca yaşayarak, bütün bir yılın birikmiş yorgunluğunu 'bak bilmem kaç oldum, yoruldum ama iyi ki doğdum' diyerek atmak gibidir.. dünyaya geldiğin için güzel sözler duymak, hediyeler almak... reçel sürülmüş ekmek parçalarının anne tarafından çocuğa yedirilip her lokmadan sonra 'afferim benim kızıma ne güzel de yermiş' demesi sırasında, hem reçelden mutlu olmak hem anne tarafından takdir edilmenin dayanılmaz mutluluğu gibidir..

benim için her doğumgünü haftası önemlidir, acımasızca arkamda kalan yaşı eleştiririm, içinde bulunduğum ruh hali ya da durum ne olursa olsun, yeni gelen yaşa haksızlık etmemek, geçmişin yaşanmışlıklarıyla gözünü korkutmamak için onu en iyi şekilde karşılamaya çalısırım..
bütün bu karşılamalar, hesaplaşmalar, yıl sonu değerlendirmeleri yaklaşık bir haftamı alır. yıl sonu hesaplarında ciromu görür, kar- zarar ettiğim herşeye göre yeni operasyonel planımı çıkarmaya çalışırım..

yaşım ilerledikçe daha çok kar ettiğimi hissediyorum.. beklenmeyen bir olayla karşılaşıp yıl içinde, önceden biriktirdiklerimden harcamak zorunda kalmamışsam -sağlık sorunu veya kalp sancısı ilk akla gelenler- yılı genelde kar ile kapatıyorum. edindiğim arkadaşlıklar, devam eden dostluklar, iş yerinde kazanılmış başarılar, harika tatiller, dünyanın bir yerinde bir noktasında az da olsa işe yaramış olmanın verdiği huzur, dünyanın benim işime yarayabilmek için az da olsa çaba sarfettiğini  gösteren mucizeler.. hesap kapandığında, 'herşeye rağmen' diyorum, yaşamak ne de güzel..

doğumgünüm 8 Ocak, şuan hala da doğum günü haftasının içindeyim, kutlamalar da hesaplar da devam ediyor. bu yıl ki ciromu açıklamaya karar verdim. neler öğrendim, neler öğrettim, neler buldum, neler kaybettim, sonuç elde var 'ne?'...
bu bir yazı dizisi gibi olabilir, sırası karışık olabilir, ordan burdan olabilir.. her yazıda kendi beklentilerimi karşılamaya çalışıyorum.. amaç sadece bu..

çok sevdiğim bir arkadaşımın sözüyle başlayacağım yazmaya;
zeki insan, kendi tecrübelerinden ders alan insan değildir Hande, zeki insan başkalarının tecrübelerinden ders alan insandır. Kendi tecrübesinden ders almayı aptallar da yapar..
canım arkdaşım, benim de zeki ve özel bir kadın olduğumu düşünür, burdan onun yanaklarından öpüyorum..
şuraya bağlamak istedim, benim yıl sonu hesaplarımda sadece kendi tecrübelerim yok.. ama sonuç; ben öğrendim..


1) Aşkı sadece kalp yönetmez, insan beyni isterse, kalp aklın seçtiğine de aşık olur, öğrendim
bu öğretinin kendi tecrübe ettiğim bir gerçek olduğunu savunmayacağım. ama buna inandım, topladım çıkardım hesap ortada. sadece kalp tarafından sahip çıkılan aşkların yalnızlığına şahit oldum. akıl, insan için neyin en iyi olacağını bilen değil midir, o zaman bırak kalbin için neyin en iyi olacağına da karar versin.. bırak şu 'kalbime söz geçiremiyorum' ayaklarını artık, dengini bul, ona inan, ona güven, bırak aklın aşkın kapılarını açsın sana, gir içeri salına salına, dağıt sonra istersen içeriyi, ama bil ki senin için doğrusu bu..

2) MacBookPro kullanmaya başladım bu sene, Apple'ın en iyisi olduğunu öğrendim
tabiki de bu bilginin değişkenliği olacak, olmasını da isterim. 
Bilgisayarla ve internetle ilgilenmeyi çok seviyorum. Yeni yeni şeyler öğrenmeye merakım çok. şimdiye kadar kullandığım her bilgisayar da bu özelliğim yüzünden defalarca virüse yakalandı, bozuldu, kitlendi vb.. İşte bu noktada Mac, virüs girmeyen bir bilgisayar olarak yaşantımdaki tek sorunsuz şey olurken, basit çözümleri ve benim gibi hızlı hareket etmeyi seven yapısıyla onsuz olamayacaklarım arasına girdi.
PS. yakın zamanda www.elmadelisi.com da MAC ile ilgili karınca kararınca birşeyler yazmaya başlayacağım.

3) kullanılmış kızartma yağı atıklarının dünyaya çok büyük zararı olduğunu öğrendim.
Bu nedenle en kısa zamanda yağ atıkları için de ayrı toplama yöntemleri oluşturulması gerektiğini düşünüyorum ve dünya severleri bu konuda bilinçlenmeye davet ediyorum.
PS. Bu konuyu bir grup arkadaşıma açtım ve atık yağların bir takım şirketler tarafından toplanmak istenmesinin sebebinin, motor yağı üretmek amaçlı olabileceği gerçeği ile karşı karşıya kaldım. Ama olsun öylede olsa doğaya zarar vermesinden iyidir diye düşünüyorum.

4) büyük planlar yapılmadan, günlük tablolar önceden çıkarılmadan, kimseye hesap vermeden, çalışıp kazandığın parayla yapılan tatilin, insan vücudunu gençleştirdiğini öğrendim.
işte bu harika.. her zaman tercih ettiğim tatil mekanım Çeşmedeyim. bu sefer sadece en yakın kız arkdaşımlayım. bizimle birlikte vakit geçirmek isteyen arkaşlarımız geliyor, gidiyor, biz küçük tatil rituellerimizi koruyoruz, sakin sessiz ruhlarımızı arındırıyoruz. Canım arkadaşım Aylin'e da burdan bir kere daha teşekkür ederim, koca bir tatili güzelleştirdiği için.

5) özellikle tatil zamanlarında çok güzel fal bakabildiğimi öğrendim
bu çok enteresan bir konu. kendimle ilgili ciddi bir saptamam. Ne zaman tatile gitsem, işten güçte uzaklaşsam çok güzel fal bakmaya başlıyorum. gerçekten ama gülünecek birşey, önümde sıra falan oluşuyor, bir falımı dinleyen 'handeee nolur bana da baaaak' diyerek kendine kahve söylüyor. 'kızım senin çakralar açılıyor tatilde' dedi bir arkadaşım... haklı sanırım, iç huzurum arttıkça ileriyi daha net görüyorum..

6) saçın yıllar içinde karakter değiştirebileceğini öğrendim.
bu yıl öğrendiğim en enteresan şeylerden biri de bu oldu. normal de düz sayılabilecek saçlarım vardır, dipler düz uçlara doğru hafif kıvrılır. öyle yıka kurut çık yapmazsın kabarır, enteresanlaşır. ama sağlıklıdır da severim. bu yıl saçlarım karekter değiştirdi. dalga dalga saçlarım var artık:) banyoda yıka kurut çık. bu kadar kolay. yıllarca her zaman saçlarını topuz ya da atkuyruğu yapmış ben, yıl boyunca saçlarımı kabarta kabarta, aça saça dolaştım. çok da bayıldı herkes, ben de çok sevdim.. oh ne ala.. acaba bir gün uyandığımda da gözlerimin rengi değişmiş olur mu?

7) bir nüfusun %52'sinin kararının, tüm nüfus üzerindeki olumsuz etkisinin 7 yıldan çok daha fazla sürdüğünü öğrendim.
bu konuyu başka bir yazıda tatışabiliriz. bu bilgiyi deneyimlemek için çok zeki olmak da gerekmiyor aslında asıl şaşırdığım bu. başa gelen çekilir derler, başa gelen çekilecek çile değil..

8) devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder