Ben bir
hayvansever olarak hayvanlarla
insanları ayıran özelliğin düşünmek olduğunu düşünmüyorum.
İnsanla hayvan
arasındaki fark düşünmek değil 'düşündüğünü belli etmemek' olabilir. İnsan ırkına ait olan
bu özellik hayvanlar tarafından asla becerilemez.
Köpeğiniz siz eve girdiğinizde tabiri mecaz olmadan it gibi sevinir ve
fakat bu sevinci saklamak için 'bugün de koşmuyorum lan üstüne' diye içsel bir
tavır içine girmez. Eğer üstünüze koşmuyor ya da sevinç gösterisini suareye
saklıyorsa illa ki bir sebebi vardır; gerçekleştirmediği davranış
gerçekleştirilmemeyi hakketmiştir gözünde.
Aslında canı son
derece sıkkın, bunalmış, su kabında olması gereken ancak bulunmayan su
nedeniyle mutsuz kediniz, sahte bir gülümsemeyle yanınızda oturup, siz sorunca
da 'bişii yok, ben iyiyim' demez.
Bunu insanlar
yapar. Düşüncelerini olduğu gibi aktarmamak insana özgü bir tavırdır. Aslen
insan bu beceriye sahiptir ve bunu sürekli kullanmak ister.
Bence hayvanlar
düşünür, en azından düşünmeyi öğrenir, koşullanır falan bir şey olur. İnsanlar da aynı şeyi yapar zaten. Hatta genelde düşünmeyip koşullanır daha çok. Bu bir fark sayılmaz.
İnsanevladı,
evladı olduğu insandan öğrendiği şekilde sürekli düşüncesini saklar. Severken
sevmez gibi davranır, nefret ettiğine güler, güldüğünün arkasından konuşur.
Canı bok gibi de sıkılmış olmasına rağmen 'iyiyim ya bişiiim yok' kalıbında, 15
dakika kısık ateşte pişer sürekli.
Annesi, üzülmesin
diye çocuğuna söylenmez içine atar, içeri atılan söylenmeler havasızlıktan
kokar orada daha büyür, üzüntü olarak burun deliklerinden çıkar. Bu arada
üstünden zaman geçmiş ve çocuğun atıştırdığı halt düzelmiştir ve fakat burun
deliklerinden çıkan üzüntü zamansız şekilde ortalığı kokutur. Çocuk anlayamaz
durumu; sonuçta o anda yediği bir halt yoktur. Anlaşılamadan hayat geçer.
Sevgilisinden
göremediği ilgiyi kendisiyle konuşmak yerine 'bişiii yok' muş gibi davranan
sevgililer için de durum benzeşir.
İnsanlar bunu çok
iyi yapar.
Hayvanlarla
burada ayrılırlar işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder